Erkeklerin yüzde 4'ü, kadınların yüzde 15'i çok korkuyor. Kimi köpekten, kimi yüksekten,
kimi yola çıkmaktan, kimi uçaktan. Şiddetle korkuyor... Minicik bir örümcek, koskoca
bir insanın kabusu olabiliyor.
Korkular, toplumda tahminimizden daha yaygındır.
Yaklaşık her 10 kişiden birinde herhangi bir konuda, şiddetli bir korku vardır.
Doğa ve evren karşısında insanın güçsüzlüğü ve çaresizliği, çağlar boyunca insanoğlunda
yaygın ve şiddetli korkulara yol açmıştır. İnsan bu korkularla baş edebilmek için
başlangıçta "ateş dansları", "yağmur duaları" gibi çeşitli ayinler geliştirmiş,
"Tanrıların gazabına" uğramamaya çalışmıştır.
Deprem, sel, yangın vb. doğa olaylarından ve düşmanlardan kaçmak için insan vücudunda
bazı değişiklikler olur. Kalp hızlı çarpar, solunum yüzeyselleşir, sık soluk alma
başlar, göz bebekleri irileşir, böylece düşmanı veya korku veren durumu daha iyi
gözlemleme olanağı doğar, kaslar gerginleşir, uçlardaki kan geri çekilir ve daha
çok bacak kaslarına pompalanır. Böylece korku veren duruma karşı ya saldırı ya da
kaçma davranışında bulunur.
Söz konusu tehdit eden doğa olayları olmadığı halde bazı nesneler veya durumlar,
kişi için korku verici olabiliyor, yukarıdaki benzer belirtiler ortaya çıkabiliyor.
Bu korkulara "fobi" adını veriyoruz.
Örneğin köpek fobisi olan bir kişi, küçük veya büyük genelde fark etmez, bir köpekle
karşılaştığında birden şiddetli panik, çarpıntı belirtileri gösterir. İlginç olan;
köpekle karşılaşmadığında bu belirtilerin hiçbirinin olmamasıdır. Fobi belirtileri
genelde korku veren nesne veya durumla karşılaşıldığı zaman ortaya çıkar. Örneğin
"agorafobi" dediğimiz açık alana veva sokağa çıkma korkusu olan kişide yalnız başına
sokağa çıkma veya alışveriş yapma, ya da işe gitme gerektiğinde sıkıntı ve korku
belirtileri görülür.
Fobilerin tedavisi vardır, ancak genellikle gündelik yaşamı etkilemediği için fobisi
olan birçok kişi tedaviye gitmez. Yalnız bu arada söz etmeden geçemeyeceğim bir
fobi var ki; kişinin hayatını son derece olumsuz olarak etkilemekte, kapasitesinden
oldukça geri düzeylerde iş sahibi olmalarına yol açmakta veya sosyal ilişkilerinde
ciddi sorunlar yaratmaktadır. Bu sosyal fobidir. Bir başka yazımı bu konuya ayırmakta
yarar var.
Hayvan (köpek, fare, örümcek, böcek vb.), yükseklik, uçma, araba, asansör, dişçi,
fırtına, kan, hastane, kapalı alan gibi birçok fobi türü vardır. Yükseklik fobisi
olan birçok kişi genellikle alt katlarda oturmayı tercih etmektedir. Siyasette yükselme
hırsı olan bir hastamda yükseklik fobisi vardı ve üye olduğu partinin genel başkanıyla
görüşmek için toplantının yapılacağı otelin 23. katına merdivenlerden çıkmıştı.
Aynı zamanda uçağa binmekten de şiddetle korkuyordu.
Son yıllarda uçak korkularında bir artış olduğunu gözlemliyorum. Bunun en önemli
nedeni uçuş ve tatil olanaklarındaki artışın, kişileri uçmaya yönlendirmesi. Uçma
zorunluluğu olmasa, böyle bir sorun da ortaya çıkmayacak.
Fobiler erkeklerde % 4, kadınlarda % 15 oranında görülür. Genellikle çocuklukta
başlar ve yaşam boyu sürer. Fobiler, çocukluğunda kişinin ebeveynlerin davranışını
gözleyerek sonradan öğrenmesiyle gelişebileceği gibi kalıtsal özellikler de göstermektedir.
Son yıllarda beyin kimyasındaki düzensizliklerin de fobilere yol aça-bileceği ispatlanmıştır.
Ayrıca kişinin korktuğu dışarıdaki nesneler veya durumların, kişinin kendi iç dünyasındaki
korktuğu durumların veya nesnelerin yerini almış temsilcileri de olabilir. Örneğin
Freud "Küçük Hans" adlı bir çocuğun analizinde; attan korkan Hans'ın gerçekte babasından
korktuğunu, babanın atla yer değiştirerek Hans'ın attan korkmaya başladığını veya
babasından olan korkuları, böylece ata aktardığını göstermiştir.
Fobilerin tedavisi vardır. Hastalar genellikle depresyon eklendiği zaman tedavi
için başvururlar. Bazen ek olarak alkol, sigara veya madde kullanımı gelişebilir.
İlaç tedavisi ve fobilerin kontrollü olarak üstüne gidildiği davranış tedavisi oldukça
etkilidir. Fobilerin tedavisi en başta kişinin kendine güvenini geliştirir, toplum
içinde etkin ve başarılı bir birey olmasını sağlar. Çünkü fobiler genelde kişinin
gelişimini ve özerkleşmesini engelleyen belirtilerdir. Korkuların azaldığı, başarı
ve mutluluğu engelleyemediği günler dilerim.