Genellikle genç yaşta başlayan duygu, düşünce ve davranışlarda bozulmayla kendisini gösteren şizofreni, kişinin sosyal hedeflere ulaşmasını engeller. Yaşam aileye, topluma bağımlı olarak geçer.
Hastalık yükü açısından bakıldığında psikiyatrik ve nörolojik hastalıklar küresel
hastalık yükünün yüzde 11.5'ini oluşturmaktadır. Şizofreni tüm dünyada yeti yitimine
neden olan hastalıklar veya sağlık sorunları arasında 9'uncu sıradadır. Şu anda
22 milyon olan şizofreni hastasının 20-30 yıl içerisinde 45 milyona çıkacağı tahmin
edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, genç yaşta başlayan, yeti yitimine yol açan,
hastanın ve hasta ailesinin yaşam kalitesini azaltan bir hastalık olan şizofreniye
eskiye oranla daha çok ilgi göstermektedir. Avrupa'da, ABD'de ve ülkemizde şizofreni
konusunda toplumda bilinç oluşturmak üzere geniş kampanyalar düzenlenmektedir.
Şizofreni genellikle genç yaşta başlayan (16-25 yaş), duygu, düşünce ve davranışlarda
bozulmayla kendisini gösteren, bir çok hastada psikososyal işlevselliği önemli ölçüde
bozarak yaşam boyu süren bir beyin hastalığıdır. Hastaların çoğu, "evlenme, çocuk
sahibi olma, çocuk yetiştirme ve meslek edinme" gibi sosyal hedeflere ulaşamamakta,
yaşamlarının önemli bir kısmını aileye ve topluma bağımlı olarak geçirmektedir.
Şizofreninin yaşam boyu görülme sıklığı yaklaşık yüzde 1 civarındadır. Değişik kültürlerde
ve ülkelerde yapılan çalışmalarda bu oran birbirine oldukça yakın bulunmuştur Ülkemizde
örnek seçilerek toplum tabanlı yapılmış çalışmalar çok azdır. 1995 yılında yapılan
bir alan çalışmasında, 500 hanelik bir örneklem grubunda 984 denekle görüşme yapılmış,
5 kişide (yüzde 0.5) şizofreni saptanmıştır.
Türkiye'de iki milyon kişiyi ilgilendiriyor
Her 100 kişiden birinde şizofreni görülmektedir. Ülkemizde yaklaşık 400-600 bin,
İzmir'de ise 30 bin şizofreni hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye'de
her yıl 10 bin yeni şizofreni hastası ortaya çıkmaktadır. Hastalığın aileleri de
olumsuz etkilediği göz önüne alınırsa, şizofreni ülkemizde yaklaşık iki milyon kişiyi
yakından ilgilendiren bir hastalıktır. Bu kadar çok sayıda kişiyi ilgilendiren bir
hastalık olmasına rağmen şizofreni toplumumuzda büyük ölçüde ihmal edilmiştir. Bunda
toplumdaki şizofreniye yönelik damgalama eğiliminin etkisi çok fazladır. Şizofreni
belirtileri çalışamama, günlük olağan işleri yapamama, içe kapanma, toplumdan uzaklaşma,
garip ve uygunsuz davranışlarda bulunma, tuhaf düşünme, aşırı şüphelenme, gerçekte
olmayan sesler işitme şeklindedir. Şizofreni, hastaların en az yarısında ciddi yeti
yitimine (hastalığa bağlı olarak herhangi bir işte çalışamama, psikososyal işlev
görememe) yol açmakta, hastaların ve ailelerinin yaşam kalitesini azaltmaktadır.
Son yıllarda şizofreni tedavisinde beyin araştırmalarının sayısı oldukça artmıştır.
Şizofreni hastalarında beyinde dopamin ve serotonin adlı maddelerde düzensizlik
oluşmaktadır. Şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçlar bozulmuş beyin dopamin ve
serotonin düzeneklerini normalleştirme işlevi görmektedir. Şizofreni hastalarının
beyinlerinde, özellikle prefrontal bölgede yapısal anormallikler, kanlanma ve metabolizma
azalması saptanmıştır. Şizofreni hastalarının beyni normal kişilerin beyinlerine
oranla daha küçük ve daha hafif, korteksi oluşturan nöron hücreleri ve sinaptik
bağlantılar daha azdır.
Şizofreni tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Şizofreni bugün tıbbi yöntemlerle tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak tedavi
uzun yıllar sürebilir ve psikososyal rehabilitasyon programlarıyla da desteklenmelidir.
Son yıllarda geliştirilen ilaçlar oldukça umut vericidir. Bu ilaçların çoğu şu an
ülkemizde de bulunmaktadır. Tedavisi olabilen bu hastalığa yakalanan kişilere, özellikle
iyileşme durumlarında toplumun destek olması, hastalara iş ve kimlik edinme olanaklarının
sağlanması gerekmektedir. Bu davranış biçimi şizofreni hastalarını topluma kazandırabilir
ve iyileşme oranlarını büyük ölçüde arttırabilir.
Toplum, şizofreni hastalarını "saldırgan" olarak tanımaktadır. Bu şizofreni hastalarına
yapılan büyük bir haksızlıktır. Yapılan çalışmalarda 10 şizofreni hastasından sadece
birinde saldırganlık olduğu bulunmuştur. Eğer hasta tedavi ediliyorsa saldırganlık
riski çok azalır. Bugün halen şizofreninin ismi bile birçok insanı korkutmaktadır.
Oysa toplumun şizofreni hastalarından korkmaması gerekmekte, aksine onlara destek
olmalıdır. Bu iyileşmeleri için önem taşımaktadır. Bu yersiz korku, şizofreni konusunda
bilgi sahibi olarak ve bilinçlenerek aşılabilir. Ayrıca toplumda var olan damgalama
(stigma) eğilimi de hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Şizofrenisi
olan hastaların bir kısmı tedaviye hiç gelmemekte ya da oldukça düzensiz tedavi
almaktadır. Oysa hastalık ne kadar erken tanınırsa ve tedavi edilirse düzelme o
oranda fazla olur. Hastalık belirtilerini bilmek, bu belirtilerin ortaya çıktığı
anda bir psikiyatriste başvurmak tedavi ve süresi açısından çok önemlidir.
Çocuğunuz veya siz de bir gün şizofreni olabilirsiz.
İzmir Şizofreni Dayanışma Derneği
Adres: 1469 Sokak No:8/3 (Bornova Sokağı) Alsancak-İzmir.
Tel-Fax: 0(232) 465 05 15
Hesap No: Ziraat Bankası Dokuz Eylül Şubesi (61319)