BUNADIM MI,
YOKSA ALZHEIMER MI OLDUM?

Alzheimer hastalığında beyin hücrelerinde kalıtsal bir etkiyle birlikte yozlaşma ve azalma olur. Bunun sonucu, beyin süreç içinde bütün işlevlerinden geriye çekilir. İleri aşamada hasta, yakınlarını, eşini, çocuğunu tanıyamaz hale gelir.

Yaşlanmayla birlikte, özellikle 70'li yaşlardan sonra unutkanlığın arttığı bilinmektedir. Çünkü yaşlanma sürecinde, beynimizdeki sinir hücrelerinde belirgin bir azalma olur, sinir hücrelerinin birbirleriyle oluşturduğu bağlantılarda budanma ortaya çıkar. Beyindeki sinir ağları hatırlamamızı, planlar yapabilmemizi, düşünmemizi ve sevmemizi örgütlemektedir. Dolayısıyla yaşlanma, bütün bu işlevlerin azalmasına yol açabilmektedir. Ancak ilginç olan, yaşlanan beynin yeni olaylar karşısında kaydetme, hatırlama, değerlendirme gibi yetilerini kaybetmesine karşın; geçmişte, hele de en uzak geçmişte yaşanan ve iz bırakan olayları en ince ayrıntısıyla hatırlayabilmesidir. Yani beyin, erken yaşlarda yaşanan ve iyice bellenen şeyleri daha geç unutmaktadır.

Yaşlanan beynin dışında daha erken yaşlarda, özellikle 50'li yaşlardan sonra başlayan bir başka benzer unutkanlık hastalığı daha vardır ki, sanırım hepiniz adını duymuşsunuzdur: Alzheimer hastalığı. Bu hastalıkta beyin hücrelerinde kalıtsal bir etkiyle birlikte yozlaşma ve azalma olur. Bunun sonucu, beynin süreç içinde bütün işlevlerinden geriye çekilmesidir. Önce unutkanlık başlar, sonra kademeli olarak gündelik hayat ile ilgili basit işlevleri yapamaz hale gelir kişi. Hatta ileri aşamalarında Alzheimer hastası, yakınındaki kişileri, eşini, çocuğunu, akrabasını tanıyamaz hale gelebilir.

Bir başka türlü unutkanlık daha vardır ki, hemen her yaşta görülebilir. Kişi koyduğu eşyaların yerini unutur, yemeği ocakta unutur, çok önem verdiği bir arkadaşının adını unutur, evin telefon numarasını veya toplantının hangi saatte, nerede başlayacağını unutur... Hatta defalarca kendisine söylense dahi gene unutur ve unutmamak için bir yerlere not alması gerekebilir.

Bu tür unutkanlıkların beynin yaşlanmasıyla veya Alzheimer hastalığıyla ilişkisi yoktur. Böylesi unutkanlıklardan en önemli farkı bugünde veya geçmişte olsun, önemli değil, her şeyin unutulabilmesidir. Bir diğer fark da kişi için o an önemli olan şeylerini unutulmamasıdır. Eşinin kim olduğu veya nerede oturduğu gibi. Oysa Alzheimer hastası unutkanlığı nedeniyle evini bulamayabilir ve sokakta kaybolabilir.

Bu tür genç yaştaki unutkanlıklar dikkat ile ya da dikkatin çevreden azalması ile ilgilidir. Kişinin dikkati, çevreden iç dünyasına çekilmiştir. Dolayısıyla çevreyle ilgili konularda bir uzaklık gelişir. Dikkatini vermediği ya da veremediği için unutkanlık ortaya çıkar. Kişi kendi iç dünyasında yaşadığı sorunlarla veya güçlülüklerle meşguldür. Dikkati bu sorunları çözmeye yönelmiştir. Genellikle üzüntüler, hayal kırıklıkları veya yaşam olayları kişiyi meşgul etmektedir. Örneğin eşiyle sürekli tartışan, evlilikle ilgili hayal kırıklığı yaşayan veya boşanmanın eşiğine gelmiş olan bir kişinin, işine eskisi kadar kendini verebilmesi, etkin olabilmesi pek beklenemez. Ya da kanser hastalığı nedeniyle yakını hastanede kemoterapi alacak olan kişi, o sıradaki başka detayları aklında tutamaz. Ocağın altının açık olması veya yangın tehlikesi dahi olsa dikkati, tüm düşünce ve duyguları yakınının hastalık sürecindedir. Bu tür unutkanlıklar çökkün duygudurumu (depresyon) ve yoğun bunaltı hissi (anksiyete) ile ilgilidir. Unutkanlığın yanı sıra bazı diğer belirtiler de görülebilir. Mutsuzluk, endişe, karamsarlık, sıkıntı gibi...

Alzheimer tipi veya yaşlılığa bağlı unutkanlıklarda uygun tedavilerin yanı sıra hastaların bugünle ilgili dikkatlerini artırıcı bazı yaklaşımların yararlı olduğu bildirilmektedir. Gündelik gazeteleri izleme, televizyonda haberleri seyretme gibi. Oysa depresyon ve yoğun anksiyeteyle ilgili unutkanlıkların çözümü, altta yatan duygusal çatışmaların çözülmesine veya ruhsal sorunların giderilmesine dayanmaktadır. Bazen bu tür durumlarda kullanılan ilaç veya psikoterapi gibi tedavi yöntemleri temeldeki depresif duyguları ve bunaltıyı giderebildiğinden dikkat artabilir, bellek berraklaşabilir.

Berrak bir belleğin etkin olduğu mutlu günler dilerim.





Diğer Röportajlar